ÇANAKKALE ZAFERİ



Muhterem Müslümanlar!

Birey ve toplumlar için barış, Allah Teâlâ’nın en büyük lütuflarındandır.
Peygamberimiz (sav) de bizlere Allah Teâlâ’dan savaş değil, barış ve
esenlik dilememizi öğütlemiştir. Ama unutmamalıyız ki bağımsız bir
vatanda, barış ve güven içinde yaşamamızı da, bu uğurda can veren
şehitlerimize borçluyuz.

Her milleti ayakta tutan, ona tarih şuuru veren, umut bahşeden değerleri
vardır. Bu değerlerden biri de milletin zaferleridir. 96. yılını idrak
edeceğimiz Çanakkale Zafer’de bizi biz yapan en büyük
zaferlerlerimizdendir.

Aziz Müminler!

Millet ve ümmet olarak varlığımız ve istiklalimiz, gerektiğinde canını feda
etmeyi göze alan kahramanlar ister. Bu sebeple dinimizde şehitlik ve
gazilik, mertebelerin en yücesidir. Ulu Rabbimiz bunu şöyle ifade eder.
Allah yolunda can verenleri ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler. Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar”(1) Resulullah (sav) Efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde “Cennete
giren hiç kimse, yeryüzündeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya
geri dönmek istemez. Sadece şehit, gördüğü itibar ve ikram sebebiyle
tekrar dünyaya dönmeyi ve defalarca şehit olmayı ister
”(2) buyurmaktadır. İşte Çanakkale gibi muhteşem zaferlerin altında yatan ruh da bu şehitlik ve gazilik ruhudur.

Değerli Kardeşlerim!

Çanakkale,insanlığın hafızasından çıkmayacak kadar derin, muhteşem, ama bir o
kadar da hazin bir tablonun adıdır. Anneler ağıtlarıyla, şairler
şiirleriyle, şehitler kanlarıyla, gaziler hatıralarıyla bu tabloyu
tarihin unutulmaz sayfalarına not etmişlerdir.

Merhum Şairimiz Mehmet Akif’in “Çanakkale Şehitlerine” adlı Şiirinde:

Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer

Yedi iklimi cihânın, duruyor karşında,

Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!

Çehreler başka…lisanlar, deriler rengârenk:

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk…

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

Hani, tâûna da züldür bu rezil istilâ!

diyerek özetlediği Çanakkale zaferi, işte böyle bir ortamda, bütün mukaddes
değerleriyle yok edilmek, tarih sahnesinden silinmek istenen bir
milletin, var oluş mücadelesinin, emsalsiz kahramanlık destanının
adıdır.

Çanakkale Zaferi, Yemen’den Edirne’ye, Kudüs’ten Kars’a, bütün ecdadımızın ortak değerler etrafında kenetlenmesinin, sarsılmaz iman ve azminin, din ve
vatan sevgisinin unutulmaz belgesidir. Mehmet Akif bu ruh ve heyecandan
şöyle söz eder:

“Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Yüce Rabbimiz bizlere bir daha böyle acılar göstermesin, millet olarak bizi sonsuza dek aynı ruh ve heyecanla yaşatsın.

Başta Çanakkale şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi
rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, makamları cennet olsun.

Hutbe Komisyonu

]*********************_____________________________ _______________[/size]

1.
Al-i İmran, 3/169
2
Buhari, Cihad,21

Kaynak:Osmaniye Müftülüğü[/size]