Altinkafes
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altinkafes

tema ve ps calismalari
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Edep ve hayâ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mehmet resat
supermod
supermod
mehmet resat


Mesaj Sayısı : 1000
Yaş : 72
Kayıt tarihi : 06/03/12

Edep ve hayâ Empty
MesajKonu: Edep ve hayâ   Edep ve hayâ Icon_minitimeÇarş. Mart 28 2012, 12:41

Edep ve hayâ






Sual:
Edebin dinimizdeki yeri nedir?

CEVAP
Edep, güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, hayâ, nezaket,
zarafet gibi manalara gelir. Mesela terbiyeli çocuk, edepli çocuk
demektir. Hadis-i şerifte, (Evladınızı edepli, terbiyeli yetiştirin)
buyuruluyor. Dinimiz, baştan başa edeptir. Edep, kulun kendisini
Cenab-ı Hakkın iradesine tâbi kılması, güzel ahlaklı olmasıdır. Hadis-i
şerifte, (Sizin en iyiniz, ahlakı en güzel olandır) buyuruldu.



Hazret-i Ömer, (Edep, ilimden önce gelir) buyurdu. Çok heybetli olmasına
rağmen, edebinden, hayâsından Resulullahın huzurunda çok yavaş
konuşurdu. Peygamber efendimiz de, bir kimsenin yanında iki diz üzerine
oturur, ona saygı olmak için mübarek bacağını dikip oturmazdı. Ebu
Saîd-i Hudrî hazretleri, (Resulullahın hayâsı, bâkire islâm kızlarının
hayâlarından daha çoktu) buyurdu. (S.Ebediyye)


İbni Mübarek hazretleri, (Bütün ilimleri bilenin eğer edebinde noksanlık
varsa, onunla görüşmediğime üzülmem, bunu kayıp saymam. Fakat edepli
ile görüşemesem üzülürüm) buyurdu



Her zaman her yerde edepli, hayâlı olmaya çalışmalıdır! Hadis-i şerifte, (Hayâsızlık insanı küfre düşürür)
buyuruldu. Hayâ, bir binayı tutan direk gibidir. Direksiz binanın
durması kolay olmadığı gibi, hayâsız kimsenin de imanını muhafaza etmesi
zordur.



Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâdan hayâ edin! Allah’tan hayâ eden, kötü düşünceden uzak durur, midesine girenleri kontrol eder, ölümü hatırlar.) [Tirmizi]


(Hayâ, baştan başa hayırdır.)
[Müslim]



(Her dinin bir ahlakı vardır. İslamiyet’in ahlakı da hayâdır.) [İbni Mace]



(Hayâsız olan hep kötülük eder.) [İbni Mace]


(Hayâsız olan, emanete hıyanet eder, hain olur, merhamet duygusu kalmaz, dinden uzaklaşır, lanete uğrar, şeytan gibi olur.)
[Deylemi]


(Hayâ ile iman, ikiz kardeştir. Biri giderse diğeri de gider.)
[Ebu Nuaym]



(Mümin, ayıplamaz, lanet etmez, çirkin söz söylemez ve hayâsız değildir.) [Tirmizi]


(Hayâ imanın nizamıdır. Bir şeyin nizamı bozulunca, parçaları da bozulur.)
[İ.Maverdi]



(Hayâ imandandır. Hayâsızın imanı yok demektir.) [İbni Hibban]


(İnsan, salih iki komşusundan utandığı gibi, gece gündüz kendisiyle beraber olan yanındaki iki melekten de utanmalıdır!)
[Beyheki]


(Hayâsızın dini olmaz ve hayâsız kişi Cennete giremez.)
[Deylemi]


(Hayâ, iffet, dile hakim olmak ve akıl imandandır. Cimrilik, fuhuş, çirkin sözlü olmak ise hayâsızlıktan ve münafıklıktandır.)
[Beyheki]


(İman çıplaktır, süsü hayâ, elbisesi takva, sermayesi fıkıh, meyvesi ameldir.)
[Deylemi]



(Hayâ insan olsaydı, salih biri, fuhuş insan olsaydı, kötü biri olurdu.) [Taberani]



(Hayâ ile iman bir aradadır. Biri giderse, öteki de durmaz.) [Hakim]



Dinimizde hayânın yeri çok mühimdir. Allahü teâlâdan utanmak, imanın
kuvvetli olduğuna, hayâsızlık da imanın zayıf olduğuna alamettir.
Hadis-i şerifte, (Hayânın azlığı küfürdendir)
buyuruldu. Hayâsız kimse, zamanla küfre kadar gidebilir. Hayâ, imanın
esasındandır. Hayâsı olan Allah’tan utandığı için günahtan çekinir.
İnsanlardan utanmayan Allah’tan da utanmaz. İnsanlardan utanarak günahı
gizlemek de hayâdandır. İnsanlardan utananın, Allahü teâlâdan da
utandığı anlaşılır. Çünkü hadis-i şerifte, (Allah’tan sakınan, insanlardan da sakınır) buyuruluyor. Hayâsız olan mürüvvetsiz olur. Hazret-i Ebu Bekir, (Hayâsız insan, halk içinde çıplak oturan gibidir) buyurdu.



Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(İman edenler arasında kötülüğün, hayâsızlığın yayılmasını
isteyenler ve sevenler için dünyada da ahirette de elim bir azap
vardır.)
[Nur 19]



Kadın erkek ilişkilerinde ve tuvalet için kullanılan kelimeleri aynen
söylemek insanlığa uygun değildir, hayâyı yok eder ve iyileri
gücendirir. Böyle kelimeleri söylemek gerekince, açık olarak değil,
kinaye olarak söylenir.



Allahü teâlânın nimetinde, nimeti vereni görmeli, daima Onun huzurunda
olduğunu düşünmeli, mesela otururken, yatarken edebe riayet etmelidir.
Yerken, içerken, konuşurken, okurken, yazarken ve her çeşit iş yaparken,
bütün bunların Allahü teâlânın kudretiyle yapıldığını, bütün işlerde
Onun emrine uyup yasak ettiklerinden sakınmayı düşünmelidir. Böyle
düşünmek çok üstün bir ibadettir.



Mahrem konuları edeple sormak lazım
Bir kız, mahrem konuları annesine sorar. O da bilmezse,
annesine, (Babamdan öğren) der. Babası da bilmezse, babasının, bilen
birisine sorması gerekir. Babası yoksa, ağabey, amca, dayı gibi mahrem
akrabalarından öğrenir. Bunlar da öğrenip bildirmezse, o zaman mektupla
veya telefonla, kendinden değil de, (Bir kadının muayyen hâli şu kadar
devam edip kesilse, ne gerekir) şeklinde sormak daha uygun olur. Bir
kadının kocası, bu bilgileri öğrenip hanımına anlatmazsa, kadın, en
uygun bir yolla bunları öğrenebilir. Bilenlerden bu konuları edep
dairesinde sorması ayıp olmaz.



Hazret-i Esma’nın Peygamber efendimize nasıl gusledileceğini sorarken
utanması üzerine, Hazret-i Âişe validemiz, (Ensar kadınları ne iyidir;
utanmaları, dinlerini öğrenmekten men etmiyor) buyurdu. (Buhari)


Demek ki, ayıp olur diye kendisine farz olan bilgileri öğrenmemek yanlıştır. Peygamber efendimiz, mahrem konuları anlatırken, (Allahü teâlâ, hakkın anlatılmasından çekinmez) buyurmaktadır. (Tirmizi)



Aynı anlamda âyet-i kerime de vardır:

(Allahü teâlâ, gerçeği söylemekten çekinmez.) [Ahzâb 53]





Kim, dünyada günahını gizlerse
Dinimizde hayânın, utanmanın yeri çok mühimdir. Hayâsı olan,
Allahü teâlâdan utandığı için günah işlemekten çekinir. İnsanlardan
utanmayan Allah’tan da utanmaz. Açıktan günah işleyen kimse, hem
insanlardan, hem de Allah’tan çekinmediğini gösterir. (Allah’ın
bildiğini kuldan ne saklıyayım) demek doğru değildir. Gizli işlediği bir
günahı başkalarına açıklamak doğru değildir, hayâsızlıktır.



Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kim, dünyada günahını gizlerse, Allahü teâlâ da, Kıyamette, o günahı herkesten saklar.) [Müslim]


(Bir günaha düşen, Allah’ın örtüsünü, onun üzerinde bulundurmalıdır!)
[Müslim]



İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayâdandır. Hayâ da imandandır.
Günah gizlenmezse, fasıklar bundan cesaret alır. (Falanca günah işliyor.
Ben de işlesem ne çıkar?) diyebilir. Riya olmaması için ibadeti
gizlemek caizdir. Onun için (Kabahat da gizli, ibadet de gizlidir)
denmiştir.



Bunun gibi atasözlerinin çoğu bir hadis-i şerife dayanmaktadır. (Hayâ
elbisesine bürünenin aybı görülmez. Duyulunca hoşlanılacak şeyleri yap!
Kimsenin duymasını istemediğin ve duyulunca insanların hoşlanmıyacağı
şeylerden kaç!) buyurulmuştur.



Hayâ, imanın esasındandır
Allahü teâlâdan utanmak, imanın kuvvetli olduğuna, hayâsızlık
da imanın zayıf olduğuna alamettir. Hayâsız kimsenin küfre düşmesi kolay
olur. Hadis-i şerifte, (Hayânın azlığı küfürdür) buyuruldu. (Hakim)



Hayâsız kimse, zamanla küfre kadar gidebilir. Hayâ, imanın esasındandır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Hayâ, iffet, dile hakim olmak ve akıl imandandır. Cimrilik, fuhuş, çirkin sözlü olmak ise hayâsızlıktan ve münafıklıktandır.) [Beyheki]


(Cennet, fahiş ve çirkin söz konuşana haramdır.)
[İbni Ebiddünya]



Görüldüğü gibi, hayânın iman ile, hayâsızlığın da imansızlık ile alakası
büyüktür. İnsanlardan utanan kimsenin, Allahü teâlâdan da utandığı
anlaşılır. Çünkü hadis-i şerifte, (Allah’tan sakınan, insanlardan da sakınır) buyuruluyor.
Hayâsız olan mürüvvetsiz olur. İnsanları, böyle kimselerin zararından
sakındırmak için onların gıybetini yapmak caizdir. Hadis-i şerifte, (Hayâ cilbabını [örtüsünü] üzerinden atanları gıybet etmek günah olmaz) buyuruldu. (Haraiti)





Yalnız iken de Allah’tan hayâ etmeli
Evde kimse yok iken de, çıplak durmak günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Yalnızken de, avret yerinizi açmayın! Zira yanınızda hiç ayrılmayanlar [hafaza melekleri] vardır. Onlardan utanın ve onlara saygılı olun.) [Eşiat-ül-lemeat]


(Avret yerlerinizi örtün! Yalnız iken de Allahü teâlâdan hayâ edin!)
[Tirmizi]



(Allahü teâlâ hayâyı ve örtünmeyi sever. Öyle ise yıkanırken avret yerinizi örtün.) [Ebu Davud]


(Gece guslederken avret yerini açmaktan sakının. Eğer sakınmayan çıkar
da, onda delilik alameti görülürse, kendisinden başkasını suçlamasın.)
[Hakim.]



Avret yerini açmak veya başkasının avret yerine bakmak büyük günahtır.
Hamama, kaplıcaya, denize gidenin diz ile göbek arasını ve dizlerini de
örtmesi farzdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Erkeğin göbek ile dizleri arası avrettir.) [Ebu Davud]



(Uyluk avret yeridir.) [Buhari, Ebu Davud, Tirmizi]


(Avret yerini açmak büyük günahtır.)
[Hakim]



(Erkek, erkeğin; kadın, kadının avret yerine bakması helal olmaz.) [Müslim]


(Evlerin en kötüsü hamamdır. Orada sesler yükselir, avretler açılır.
Tedavi veya kirden temizlenmek için girecek olan örtülü girsin.)
[Taberani]


(Allah’a ve ahirete inanan hamama peştamal ile örtülü girsin!)
[Nesai]



(Avret yerini açana ve başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin!) [Beyheki]



(Din kardeşinin avret yerine kasten bakanın kırk gecelik namazı kabul olmaz.) [İ. Asakir]





İbadetlerini başkalarına göstermek
Sual:
Hadis-i şerifte "Hayâ imandandır" buyurulmaktadır. İbadetlerini başkalarına göstermekten de hayâ etmek böyle midir?

CEVAP
İbadetlerini başkalarına göstermekten hayâ etmek caiz değildir.
Hayâ, günahlarını, kabahatlerini göstermemeye denir. Bunun için, vaaz
vermekten ve emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaktan [ehl-i sünnet
kitaplarını yaymaktan] ve imamlık, müezzinlik yapmaktan, Kur'an ve
mevlid okumaktan hayâ etmek caiz değildir. (Hayâ imandandır) hadis-i
şerifinde, hayâ, kötü, günah şeyleri göstermekten utanmak demektir.
Müminin, önce Allahü teâlâdan hayâ etmesi gerekir. Bunun için,
ibadetlerini sıdk ile, ihlas ile yapmalıdır.



Buhara âlimlerinden birisi, sultanın oğullarının sokakta abes oyun
oynadıklarını gördü. Elindeki asa ile bunları dövdü. Kaçtılar.
Babalarına şikayet ettiler. Sultan, bunu çağırıp, sultana karşı çıkanın
hapis olacağını bilmiyor musun dedi. Âlim, cevap olarak, Rahmana karşı
çıkanın Cehenneme gideceğini bilmiyor musun dedi. Sultan, emr-i maruf
yapmak vazifesini sana kim verdi dedi. Âlim, seni kim sultan yaptı
cevabını verince, beni halife sultan yaptı dedi. Beni de, halifenin
Rabbi vazifelendirdi dedi.



Sultan, sana Semerkand şehrinde emr-i maruf yapmak vazifesini veriyorum
dediğinde, ben de kendimi bu vazifeden azlettim cevabını verdi. Bu
cevabına hayret ettim, emir olunmadan, izin verilmeden vazife yaptığını
söyledin. İzin verilince de, azlolunmanı istiyorsun dedi. Sen izin
verince, sonra azledersin. Rabbimin verdiği vazifeden beni kimse
azledemez dedi. Bu söz üzerine sultan, dile benden istediğini vereyim
dedi. Gençlik hâlimi bana getir dedi. Bu iş elimden gelmez deyince, bana
bir ferman yaz da, Cehennemdeki meleklerin reisi olan Malik, beni
ateşte yakmasın dedi. Bunu da yapamam deyince, benim öyle bir sultanım
var ki, her şeyimi Ondan istiyorum. Her dilediğimi ihsan etti. Bunu
yapamam hiç demedi, dedi. Sultan, beni duadan unutma diyerek serbest
bıraktı.



Utanmak fazilettir
Sual:
Benim bir kızım var, çok utangaçtır. Erkeklerin yanına
çıkmaya, onlarla yüzü kızarmadan konuşmaya utanıyor. Bu bir hastalık
mıdır?

CEVAP
Utanmak çok iyidir. Peygamber efendimizin hayâsından yani
utanmasından bahsedilirken, (Resulullahın hayâsı, bâkire İslam
kızlarının hayâlarından daha çoktu) buyuruluyor. Kadınlar için utanmak
fazilettir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Hayâ on kısımdır biri erkeklerde, dokuzu kadınlarda. Böyle olmasaydı kadınlar, hayvanlar gibi, erkeklerin ayakları altına, dökülürdü.) [Deylemi]

Kaynak : M.Ali Demirbaş
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.asiluydu.com
 
Edep ve hayâ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Altinkafes :: Biyografi :: Dinimiz-biografi-
Buraya geçin:  
forum kurmak | Sanat, Kültür ve Hobiler | Başka... | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar