Altinkafes
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altinkafes

tema ve ps calismalari
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hz.İsa'nın Yükseltilmesi ve...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mehmet resat
supermod
supermod
mehmet resat


Mesaj Sayısı : 1000
Yaş : 72
Kayıt tarihi : 06/03/12

Hz.İsa'nın Yükseltilmesi ve... Empty
MesajKonu: Hz.İsa'nın Yükseltilmesi ve...   Hz.İsa'nın Yükseltilmesi ve... Icon_minitimeSalı Ağus. 14 2012, 21:52

HZ. ÎSÂ’NIN YÜKSELTİLMESİ VE GÖKTEN İNECEĞİ SORUNU





Nisâ:
98/157-159’ncu âyetlerde Yahûdîlerin, Meryem oğlu Îsâ’yı öldürdüklerini
iddiâ etmeleri reddedilmekte, onu öldürmedikleri, asmadıkları, fakat bu
hususun (asmanın, çarmıha germenin) onlara şüpheli geldiği, astıklarını
sandıkları Îsâ’yı kesin biçimde öldürmedikleri; Allah’ın onu kendisine
yükselttiği; Kitap ehli olan herkesin, ölümünden önce gerçeği
öğreneceği, kıyâmet gününde Îsâ’nın, onların aleyhine tanık olacağı
belirtilmektedir.

Îsâ
hakkında ayrılığa düşenler, onun gerçek hayatını, olayın niteliğini
bilmediklerinden, bu konuda kesin bir bilgiye sahibolmadıklarından
dolayı onun hakkında çeşitli sözler söylemişlerdir. Kimi Îsâ’nın
asıldığını, kimi onun yerine başkasının asıldığını söylemiştir. Bu
konudaki bilgileri kesin değil, kuşkuludur. İşte “ şubbihe lehum”
cümlesi, gerçi “Onlara benzer gösterildi” şeklinde terceme edilirse de
aslında bu siyakta bu cümleye, “bu mes’ele onlara kuşkulu yapıldı.”
mânâsı daha uygundur. Yani “Onlar bu konuda derin bir kuşku
içindedirler, sözleri kesin bilgiye değil, zanna dayanmaktadır. Onu
kesin biçimde öldürmediler.” demektir.

Îsâ’nın
çarmıha gerilmesi ve kabirden kalkması, İncîllerde başka başka ve
birbirine ters biçimlerde anlatılmaktadır: Kimine göre Îsâ’nın
gerileceği haçı başkası taşımış, kimine göre kendisi taşımış. Kimine
göre Îsâ, çarmıha gerildiğinin ertesi günü kalkmış, kimine göre üçüncü
günü kalkmış. Kimine göre günün üçüncü sâatinde, kimine göre altıncı
sâatinde çarmıha gerilmiş. Kimine göre gerilmeden önce vali Platus, onu
Hirodes’e göndermiş, kimine göre göndermemiş. Kimine göre onun kabirden
kaldırıldığını söyleyen meleği, yalnız bir kadın, kimine göre iki kadın,
kimine göre de ikiden fazla kadın görmüş. Kimine göre bu melek bir
tane, kimine göre iki tane imiş. Kimi Îsâ’yı ele veren şakirdin intihar
ettiğini söylüyor, kimi bundan hiç söz etmiyor.

Tanrı
sözünde bu kadar tutarsızlık, bu kadar çelişki olmaz. Îsâ’nın kabirden
kalkmış olduğunu ilk gören, Mecdelli Meryem’dir. Hz. Îsâ, hayatında bu
kadından yedi cin çıkarmıştı. Demek ki bu kadın, cin çarpmış, aklî
dengesi bozuk bir kadındı; normal bir kişi değildi. Eğer rivâyetlerin
bir gerçek yanı varsa bu kadın, yine bir cin gördü, gördüğü cin, ona Îsâ
biçiminde göründü. O zaten hayaller, cinler görüyordu. Cinle meleği
birbirinden ayırdedecek ne bilgiye, ne de zekâya sahipti.

Gidip
etrafa Îsâ’yı gördüğünü söyledi. Hiçbir kültüre sahibolmayan ümmî
şakirtler de Îsâ’nın gerçekten öldürüldüğüne ve öldürüldükten sonra da
kaldırılıp göğe çıkartıldığına inandılar. Bu inanç, böylece
Hıristiyanlar arasına yayıldı.

Çarmıha
gerilme olayı (eğer doğru ise) gece olmuştu. Îsâ’yı yakalamağa gelenler
onu tanımıyorlardı. Askerler geldikleri zaman, bütün şakirtleri Îsâ’nın
yanından kaçmışlardı. Sadece Petrus, çok uzaklardan onu seyretmiş, ama
askerlerin Îsâ’yı yakaladıklarını yakından görememişti. Demek ki Îsâ’nın
yakalanışını ve çarmıha gerilişini, onu tanıyanlardan hiç kimse
görmemişti. Onu ihbar eden Yahuda da Îsâ yakalandıktan sonra bir daha
görülmemiştir.

İncîllerin
anlatımından, vali Platus’un Îsâ’yı sevdiği, onu korumak istediği
anlaşılmaktadır. Nitekim Yahûdî kâhinlerine, bu suçsuz adamı asmak
istemediğini, onun yerine başka birini asmaya razı olmalarını önermişti.
Onlar ille onun asılmasını isteyince vâli, Îsâ’yı yakalayıp onun yerine
bir başkasını Îsâ diye çarmıha gerdirtmiş olabilir. Nasıl olsa kâhinler
ve askerler içinde Îsâ’yı tanıyan yoktu.

Çarmıha
gerildikten sonra Îsâ’nın kabrine gidenler, onun cesedini
görememişlerdi. Demek ki Îsâ çarmıha gerilmemişti. Fakat onlar Îsâ’nın
mutlaka çarmıha gerilip öldürüldüğüne inandıkları için cesedini kabirde
göremeyince Îsâ’nın dirilip cesediyle birlikte göğe çıkartıldığına
inandılar.

Îsâ’nın
şakirtleri, Taberiyye gölünde balıkçılık yapan kimselerdi. Öyle parlak
zekâlı, bilgin kişiler değillerdi. Bir olayın bütün yanları görülüp
anlaşılmayınca özellikle ümmî insanlar arasında onu efsaneleştirme,
olaya bir mu‘cize niteliği verme eğilimi vardır. İşte Îsâ’nın cesedinin
kaldırılıp göğe yükseltilmesi inancı da olayın niteliğinin
bilinmemesinden doğmuştur. Gerçi peygamberlerin mu‘cizesi vardır, ama
ölen kimsenin dirilmesi ve cesediyle birlikte göğe çıkması da Kur’ân’da
sunnetullah denen İlâhî yasalara aykırıdır. Bu söylediklerimiz, Îsâ’nın
öldürülmediğinin bir izah tarzıdır. Kur’ân’ın anlatımına uygundur. Yine
Kur’ân’ın anlatımına uygun olan ikinci bir izah tarzı da şudur:

Hz.
Îsâ’yı öldürecek olanlar, onu tanımıyorlardı. İncîllere göre otuz gümüş
karşılığında Îsâ’nın bulunduğu yeri haber veren şakirdi Yahuda
İskaryot, askerlere: “Ben kimi öpersem, Îsâ odur, onu yakalayın” diye
işaret vermişti (Matta, bab: 26, cümle: 48). Barnaba İncîli de
askerlerin, Îsâ sanarak Yahuda İskaryot’u yakaladıklarını, çünkü onun
Îsâ’ya benzetildiğini söylüyor (Fasl: 210, s. 309). Dört İncîlle Barnaba
İncîlinin birleştiği nokta, Îsâ’yı yakalamağa gelenlerin, onu
tanımadıklarıdır. Tanımadıklarına göre yakaladıkları şahsın Îsâ
olduğundan emin olamazlardı.

Hıristiyanlarca
mu‘teber İncîllerden üçü, Yahuda’nın, yaptığına pişman olarak, Îsâ’nın
çarmıha gerilmesinden sonra kaybolup görünmediğini söylüyor. Kimine göre
Îsâ, yakalanınca Yahuda üzüntüden kendini asmış (Matta: 27/5), kimine
göre de Yahuda Îsâ’yı haber vermesi karşılığında aldığı paralarla bir
tarla satın almış, baş aşağı düşüp ortadan çatlamış, bütün barsakları
dökülmüştür (Resullerin İşleri: 1/18).

Bu
rivâyetler, Îsâ’nın yakalanmasından sonra Yahuda’nın bir daha
görünmediğinde birleşiyorlar. Ama onun âkibeti hakkında kesin bilgi
yoktur. Gerçekten görünmemiştir, çünkü Îsâ yerine o asılmıştır. Onu
yakînen öldürmediler” âyetine; onlar, onu kesinlikle öldürmediler, onu
öldürmedikleri kesindir, şeklinde mânâ verilmiştir. Fakat siyaka daha
uygun mânânın: “Onu öldürmeleri kesin değildir; sadece şekke dayanır.”
şeklinde olduğu kanısındayız.

Demek
ki âyetin dediği gibi Allah, Îsâ’ya ikram edip onu, düşmanlarının
elinden kurtarmış ve Îsâ, gizlice başka bir ülkeye gidip normal hayatını
yaşadıktan sonra vefat etmiş, vefatından sonra da ruhu, Allah katında
yüce derecelere yükselmiştir. Bu görüş, âyetin ruhuna daha uygundur.
Zira:

1) Kur’ân-ı Kerîm,
Allah’ın yasasında değişiklik bulunmadığını söylüyor. Îsâ’nın, cismiyle
birlikte göğe yükseltilmesi, Allah’ın arzdan çıkan maddelerin tekrar
arza dönecekleri hakkındaki kesin yasasına aykırıdır. Madde, madde
olarak ve doğasında bir değişiklik olmadan, dış etkenler bulunmadan
yukarı kalkmaz. Hiçbir beşere böyle bir şey olmamıştır.

2)
Gök ile kasdedilen, maddî gök ise bu, yıldızlardan ibarettir. Yani
insan, şu yıldızlardan birine mi çıkarılmıştır? Eğer kasdedilen ma‘nevî
gök ise oraya cesed gitmez, ruh gider. Çünkü orası maddî değildir.

3)
Kur’ân-ı Kerîm, Îsâ’nın göğe yükseltildiğini değil, Allah’a
yükseltildiğini söylüyor. Allah’a yükselmek başka şey, göğe yükselmek
başka şeydir. Allah’a yükselmek, O’nun katında yüksek derece kazanmak
anlamına gelir. İdrîs Aleyhisselâm hakkında da: “Biz onu, yüce bir
mekâna yükselttik”[1] buyurulmuştur.

Yüce
Allah, Hz. Îsâ’yı saldırganların elinden kurtarmak suretiyle ma‘nevî
derecelere nail eylemiş, şânını yüceltmiştir. Nitekim: “Tâ kıyâmet
gününe kadar sana uyanları, inkâr edenlere üstün yapacağım[2]” âyetinden
bu mânâ anlaşılmaktadır. Gerçekten Îsâ’nın ümmeti, daima onu inkâr eden
Yahûdîlere hakim olagelmiştir. Bu da onun, Allah katındaki şanının
yüceliğini gösterir.

Müfessirlerin,
“Seni vefat ettireceğim, bana yükselteceğim.”[3] âyetini, genellikle
Îsâ’nın göğe çıktığı şeklinde tefsîr etmelerinin başlıca iki etkeni
vardır:

Bunların en
önemlisi, Hıristiyanlar ve Yahûdîler hakkındaki âyetlerin izahı için
İslâm’a yeni girmiş olan Yahûdî ve Hıristiyan âlimlerine başvurmaları ve
onların söylediklerini tam gerçek kabul edip aktarmalarıdır. Diğer
etken de Îsâ’nın göğe çıktığı ve âhir zamanda yere inip Deccâl’i
öldüreceği, haçı kıracağı ve İslâm şerîatiyle amel edeceği (onu
uygulayacağı) hakkında anlatılan bazı hadîslerdir.

Sanıyorum,
Hz. Îsâ’nın, yükseltilmesini belirten âyette dikkatten kaçan bir
incelik vardır. “Bel refe’ahu’llâhu ileyh” âyetine: “Allah, onu, göğe
yükseltti” şeklinde mânâ verilmiştir. Oysa âyet, “Allah onu göğe
yükseltti” anlamında değil, “Allah onu kendisine
yükseltti”[4]anlamındadır. Göğe yükseltmek başka, Allah’a yükseltmek
başkadır. Allah’ın Îsâ’yı göğe yükselttiğini söylemek, Allah’a belli bir
mekân tahsis etmek olur. Oysa yüce Allah her yerdedir. Îsâ’nın Allah’a
yükselmesi için göğe çıkması gerekmez. Allah, göklerin de, yerin de
Tanrısıdır. Yerde de vardır, gökte de. Öyle ise Allah’ı gökte imiş gibi
düşünüp, Allah’a yükseltilen Îsâ’nın göğe yükseltildiğini söylemek,
âyetin ifadesine uymamaktadır. O halde âyetin anlamı, İbn Cureyc’in
dediği gibi, Allah’ın, Îsâ’nın ruhunu yüceltmesi, şânını yükseltmesi,
katında O’na değer vermesi demektir.

Mâide:
110/116-120’nci âyetlerde yüce Allah’ın, huzuruna varan Îsâ ruhuna,
insanlara kendisini ve annesini Allah’tan ayrı iki tanrı edinmelerini
kendisinin mi emrettiğini sorduğu; Îsâ’nın da hayatta olduğu sürece
insanları, Allah’ın buyruğu üzere tek Allah’a kul olmağa çağırdığını;
fakat kendisinin vefâtından (canının alınmasından) sonra insanların
neler yaptığını bilmediğini yüce Allah’a arz ettiği anlatılmaktadır.

Gerek
Âl-i İmrân: 94/55’nci, gerek Mâide: 110/117’nci âyetlerde Îsâ’nın
bedeninin öldüğü, açıkça belirtilmiştir. Ama Hz. Îsâ’yı başkaları
öldürmemiş, Allah onu eceliyle vefat ettirmiştir. Yükseltilen onun
ma‘nevî derecesi, Allah’ın katına çıkan ruhudur. Zaten bütün
peygamberlerin ruhları Allah’ın huzuruna çıkar, O’ndan ikram görür.

Görülüyor
ki âyetlere göre Hz. Îsâ’nın vefâtı kesindir. Bu âyetleri, âhâd
haberlerine dayanarak te’vîl etmek yerine bu hadîsleri te’vîl etmek daha
doğrudur. Eğer bu hadîsler rivâyet edildikleri şekilde gerçekten Hz.
Peygamber tarafından söylenmiş ise, bunlardan şu mânâ anlaşılabilir:

Bir
peygamber, yaşayan ümmeti içinde anıldıkça mânen yaşar. Hz. Îsâ da,
dini yaşayıp ümmetince anıldığı sürece yaşamaktadır. Belki bir gün onun
ümmeti, Hz. Muhammed’in dinin temel prensiplerini uygulamak suretiyle
Hz. Muhammed’in dininin ruhuna dönecektir. Gerçeği Allah bilir.

Muhammed
Abduh da bu konuda şöyle diyor: “Bu te’vîle göre Îsâ’nın zamanı,
insanların İslâm şerîatinin ruhuna bağlanacakları ve şekilleri bırakıp
içleri ıslâh için İslâm şerîatinin özüyle amel edecekleri zamandır.”[5]

Müfessirlerden
bir kesimi, Hz. Peygamber(s.a.v.)in, Mi‘rac’da Hz. Îsâ ve Hz. Yahyâ’yı,
ikinci gökte görmüş olmasını, Îsâ’nın ruhu ve cesediyle göğe çıktığına
delîl gösterirler. Eğer Hz. Peygamber’in, Mi‘râc’da Hz. İsâ’yı gökte
görmesi, Hz. Îsâ’nın, cesediyle göğe çıktığına delîl ise, Hz. Yahyâ’nın
ve diğer peygamberlerin de cisimleriyle göğe çıktığına delîldir. Çünkü
Hz. Peygamber, öteki peygamberleri de çeşitli göklerde görmüş idi. Oysa
hiç kimse, başka bir peygamberin, ruhu ve cesediyle birlikte göğe
çıktığını ileri sürmemiştir. Zaten bütün peygamberlerin ruhları
yücelere, melekût âlemine yükselirler. Muhakkak ki Hz. Peygamber’in
ruhu, en yüce melekût âleminde, en yüksek göktedir.

Ayrıntı için Kur’ân Ansiklopedisi’nde Îsâ maddesine bakınız.






[1] . Meryem: 44/57

[2] . Âl-i İmrân: 94/55

[3] . Âl-i İmrân: 94/55

[4] . Taberî: 3/290

[5] . Tefsîru’l-Kur’âni’l-hakîm: 3/317

Kaynak : suleyman-ates.com
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.asiluydu.com
Minik SeRCe
Admin
Admin
Minik SeRCe


Mesaj Sayısı : 4290
Kayıt tarihi : 04/10/08

Hz.İsa'nın Yükseltilmesi ve... Empty
MesajKonu: Geri: Hz.İsa'nın Yükseltilmesi ve...   Hz.İsa'nın Yükseltilmesi ve... Icon_minitimeC.tesi Ağus. 25 2012, 21:14

gül paylasim icin tskrler abi emegine saglik...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://altinkafes.eniyiforum.net
 
Hz.İsa'nın Yükseltilmesi ve...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Altinkafes :: Biyografi :: Dinimiz-biografi-
Buraya geçin:  
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar