Altinkafes
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altinkafes

tema ve ps calismalari
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Gülerek Günah İşleyen

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mehmet resat
supermod
supermod
mehmet resat


Mesaj Sayısı : 1000
Yaş : 72
Kayıt tarihi : 06/03/12

Gülerek Günah İşleyen Empty
MesajKonu: Gülerek Günah İşleyen   Gülerek Günah İşleyen Icon_minitimeSalı Ekim 09 2012, 09:26

Gülerek Günah İşleyen




Amel yani yapılan işler; Allahü teâlânın beğenmediği, günah olanlar,
Allahü teâlânın beğendiği tâ’atlar, bir de mubâh yani yapanın niyetine
göre, tâ’at veyâ günah olanlar olmak üzere üçe ayrılır. Günahlar,
niyetsiz veya iyi niyet ederek işlenirse, günah olmaktan çıkmaz. Zulüm,
günah, iyi niyetle işlenirse, yine günah olur. Böyle işleri yapmamak
sevaptır.
Günah işleyince, hemen kalb ile tövbe ve dil ile istiğfâr etmelidir.
Gizli yapılan günahın tövbesi gizli, âşikâr yapılanın tövbesi de âşikâr
olmalıdır. Tövbeyi geciktirmemelidir. Tövbeyi geciktirmek, daha büyük
günahtır. Ölünceye kadar, tövbe kabûl olur.
Mevlânâ Ebû Eyyûb hazretleri anlatır:
“Daygam bin Mâlik hazretleri bir gün bana;
-Ey Ebâ Eyyûb! Nefsinin düşmanlığından sakın. Ben insanların dünyâda
üzüntülerinin bitmediğini gördüm. Allahü teâlâya yemin ederim ki,
âhirette mümin sürûr, sevinç görmezse iki şeyle karşılaşır. Ya dünyâda
iken yaptıklarına pişman olur, bunları niye yaptım der. Veya diğeri
âhirette hor ve hakir olur dedi. Bunun üzerine kendisine;
-Efendim, mümine âhirette sevinç neden olmasın, zîrâ o dünyâda iken, Allahü teâlâ için yorulup didiniyordu dedim. Bana;
-Ey Ebâ Eyyûb! Nasıl sevinsin, nasıl selâmete ersin? Zîrâ nice
kimseler, îmânının, amelinin, ibâdet ve ihlâsının doğru olduğunu
zanneder ve artık kurtuldum, der. Halbuki bunların yaptıkları ameller,
Allahü teâlânın rızâsına uygun olmadığı için, dünyada yaptıkları o
ameller, ibâdetler, âhirette bunların yüzlerine çarpılır, vurulur
buyurdu.”
Vaktiyle adamın birisi namaz kılmaz, diğer ibâdetleri yapmaz ama her
gece yatarken; “Yâ Rabbî! Bana Cennetini ver!” diye duâ edermiş. Bir
gece yine aynı şekilde yatar. Gecenin geç vaktinde, evin damından bir
tıkırtı geldiğini hissederek uyanır. Hemen evin damına çıkıp;
-Kimsin, orada ne arıyorsun? der. Damda bulunan Behlül Dânâ hazretleridir ve o kimseye;
-Devem kayboldu da onu arıyorum der. Ev sâhibi;
-Kaybolan devenin damda olması mümkün mü? Bu akılsızlık değil midir? deyince, Behlül-i Dânâ hazretleri;
-Senin, hiç ibâdet etmeden Allahü teâlâdan Cenneti istemen daha akılsızlık değil midir? buyurur.
Ev sâhibi, bu cevabı duyunca, Behlül-i Dânâ hazretlerinin kendisine
nasihat vermek için böyle yaptığını anlar. Hatâsını anlayıp, tövbe eder
ve ibâdetlerini aksatmadan yapmaya başlar.
Atâ Süleymî hazretleri, sevdiklerine zaman zaman; “Ölüm peşimde, kabir
önümde, gideceğim yer mahşer, geçeceğim yol Cehennem üzerindeki sırât
köprüsüdür. Bilemiyorum ki, Rabbim bana ne muâmele yapar?” buyururdu.
Avn bin Abdullah hazretleri de, oğluna şöyle nasîhatte bulunur:
“Ey oğul! Takvâya, Allah korkusu ile haramlardan kaçma ipine iyi sarıl.
Eğer, bugünün dünden, yarının da bugünden daha hayırlı olmasını temin
edebilirsen, bunu yap. Namaz kılarken, vedâ edip, ayrılacak olan
kimsenin namaz kılışı gibi kıl. Çok ihtiyaç peşinde koşmaktan, özür
beyân etmek zorunda kalacağın işi yapmaktan sakın.”
“BENİ, BU SEVGİME BAĞIŞLA”
Kayseride medfun bulunan Seyyid Burhâneddîn hazretleri, bir gün gusül
abdesti alır ve hizmetçisine; Ecel şerbeti bir bardağa konulmuş bana
verilmek üzeredir. Beni yıkamaları için sıcak su hazırla. Ayrıca
dışarıya çık ve; “Seyyid Burhâneddîn vefât etti!” diye seslen ki,
cenâzemde hazır bulunsunlar buyurur. Sonra içeri girip iki rekat namaz
kılar ve Allahü teâlâya niyâzda bulunarak; “Ey her zaman hâzır ve nâzır
olan Allahım! Bana bir emânet verdin. Nihâyet o emâneti benden geri
alacaksın” der ve Sâffât sûresinin 102.; (İnşâallah beni sabredenlerden
bulacaksın) meâlindeki âyet-i kerîmesini okur. Bundan sonra; “Yâ
Rabbî! Seni ve Resûlünü çok seviyorum, sana kavuşmak arzum son haddine
ulaştı. Beni bu sevgime ve arzuma bağışla. Lâ ilâhe illallah Muhammedün
Resûlullah” diyerek rûhunu teslim eder.
Netice olarak, her günaha hemen tövbe etmek farzdır. Hemen tövbe
etmeyen de, ölmeden önce tövbe etmelidir. Günah işlemek, insanı helâk
etmez. Günaha devâm etmek, tövbeyi terk etmek, helâk eder. Îmânı olan,
büyük günaha düşmemek için, küçük günahtan da kaçar. Bekr bin Abdullah
el-Müzenî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Kim gülerek günah işlerse, ağlayarak Cehenneme girer.”

Kaynak : Osman Ünlü
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.asiluydu.com
 
Gülerek Günah İşleyen
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Altinkafes :: Biyografi :: Dinimiz-biografi-
Buraya geçin:  
Yetkinforum | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar