Altinkafes
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altinkafes

tema ve ps calismalari
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Emri marufla ilgili çeşitli sorular

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mehmet resat
supermod
supermod
mehmet resat


Mesaj Sayısı : 1000
Yaş : 72
Kayıt tarihi : 06/03/12

Emri marufla ilgili çeşitli sorular Empty
MesajKonu: Emri marufla ilgili çeşitli sorular   Emri marufla ilgili çeşitli sorular Icon_minitimeSalı Nis. 10 2012, 07:47

Emri marufla ilgili çeşitli sorular






Sual:
Dinimizi anlatmak için, karşı cinsten biri ile arkadaşlık kurmak ve onunla chat yapmak caiz midir?

CEVAP
Hayır, caiz olmaz. Yasak edilenden sakınmak, emri yapmaktan önce gelir.



Mesela, üstünde, namaza mani olacak kadar çok necaset bulunan kimse,
avret yerini açmadan veya başka bir sebeple temizlemesi mümkün değilse,
başka elbisesi de yoksa, o haliyle kılar, çıplak kılmaz. Sonra temiz
elbise bulsa, o namazı iade eder. Hatta temizleme imkanı olsa; ama
yanında yabancılar varsa, temizlemeden namazını kılar. Çünkü
başkalarının yanında avret yerini açmak yasak, necaseti temizlemek ise
emirdir. Emir ile yasak bir araya gelince, önce yasaktan sakınılır. Yani
avret yeri açılmaz. Bir emri yapmak, bir haramı işlemeye sebep olursa,
haram işlememek için, o emir terk edilir.



Bunun gibi, gayrimüslim bir kadın, (Benimle günah işlersen Müslüman olacağım) dese, onun Müslüman olmasını sağlamak için bu günahları işlemek de, kesinlikle caiz olmaz.



Hacca gitmesi farz olan bir kadın, yanında mahremi yoksa, farzı yapmak
için hacca gitmesi haram olur. Karşı cinse, günah işleyerek emr-i maruf
yapılmaz. Niyetinin iyi olması onu kurtarmaz. Uygun bir yol ile, dini
bir kitap hediye etmek yeter.


Sual:
Öğrendiklerimizi, bir kimseye anlatacak olsak, o da, kabul etmezse, ispat için delillerini teker teker göstermek gerekmez mi?

CEVAP
Delil ile bir kimseyi ikna etmek imkansız gibidir. Tartışmak
da, kesinlikle caiz değildir. Tartışma, dostluğu giderir, düşmanlığı
arttırır. Dinimizin bildirdiği güzel ahlak ile süslenmeli, hâl ve
hareketlerimiz ile örnek olmaya çalışmalıyız. (Lisan-i hâl, lisan-ı kalden entaktır)
sözü meşhurdur. Yani, insanın hâl ve hareketi, sözünden daha tesirli
olur. Müslümanların güzel hâllerine bakıp, doğru yolu bulanlar olmuştur.




Bir kişiyi hidayete kavuşturmak, hiç kimsenin elinde değildir. Hidayeti
veren yalnız Allahü teâlâdır. İnsanlar ise, sadece hidayete sebep
olurlar. Kendi sözümüz yerine büyüklerin sözünü tercih etmeliyiz. Yani
İslam alimlerinin yazdığı kitapları tavsiye etmeliyiz. Faydalanacağını
tahmin ettiğimiz kimselere, uygun bir kitap, mesela İslam Ahlakı veya Herkese Lazım Olan İman kitabını hediye etmek, bu sebebe yapışmak olur ve çok sevap olur.


Sual:
İnternetteki forumlara veya başkalarına ait mail gruplarına, dini yazı göndermek uygun olur mu?

CEVAP
Forumlarda ve mail gruplarında her türlü insan, mesela bid’at
ehli veya başka fanatik kimseler bulunabilir. Tartışmaya, polemiğe sebep
olabilecek işlerden uzak durmalı, bunun yerine, tanıdığımız kimselere
uygun dini site ve mail gruplarını tavsiye etmelidir.
[Linkleri sadece adminler görebilir.] Sitemizde, her türlü dini bilgi mevcuttur. Sorulara
verilen cevaplar, mail grubunun üyelerine de gönderilmektedir.


Sual:
Âhir zaman fitnesi nedir?

CEVAP
Bid’atler, küfür, anarşi, bölücülük, çeşitli karışıklıklar, âhir zaman fitnesidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Kıyamet yaklaştıkla, fitneler çoğalır. Gece başlarken,
karanlığın artması gibi olur. Sabah evinden, mümin olarak çıkan çok
kimse, akşam kâfir olarak döner. Akşam mümin iken, geceleyin imanları
gider. Böyle zamanlarda, eve kapanmak fitneye karışmaktan iyidir.
Kenarda kalan, ileri atılandan iyidir. O gün, oklarınızı kırın,
silahlarınızı bırakın! Herkesi tatlı dil ile, güler yüzle karşılayın!)
[Ebu Davud]

Sual:
Bir hayra, bir iyiliğe sebep olanın onu yapmış gibi sevap
alacağını yazdınız. Kötülüğe sebep olan da onu işlemiş gibi günah
kazanır mı?

CEVAP
Evet, iyiliğe sebep olan o iyiliği yapmış gibi sevap kazanır.
Kötülüğe sebep olan da o kötülüğü yapmış gibi günah kazanır. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:

(Kötülüğe delalet eden (yol gösteren) onu yapan gibidir.) [Deylemi]



İbni Mesud hazretleri, "Bir günah işlendiğini duyduğu vakit, o günahın
işlendiğine sevinirse, aynı günahı işlemiş gibi olur" buyurdu. Hadis-i
şerifte de (Doğuda bir adam öldürülür de, batıda olan buna razı olursa, onu öldürme günahına ortak olur) buyuruldu. (İ. Gazali]



Sual: Çevremdekilere örnek teşkil edebilmek için
kültürümü artırmam gerekiyor. Bana bu yolda tavsiye edebileceğiniz
müstesna fikirlerinize ihtiyacım olduğunu hissediyorum ve
öğrettiklerinizin her kelimesi için ayrı ayrı Allah razı olsun diyorum.

CEVAP
Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabını okumanızı tavsiye
ediyoruz. Bu kitabı okursanız yeterli dini bilgiye sahip olursunuz.
Severek okumanızı tavsiye ederiz. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli
eserlerinden tercüme edilerek hazırlanmış bir kitaptır. Bu kitabı
internetten de okuyabilirsiniz: [Linkleri sadece adminler görebilir.]



Sual: Din hakkında konuşmamak mı gerekiyor? Ya siz ne yapıyorsunuz?

CEVAP
Bizim yaptığımız gibi ehl-i sünnet âlimlerinin yazılarını,
bildirdiklerini nakletmek din hakkında konuşmak değildir. Şu kitapta
şöyle diyor demekte mahzur yoktur. Biz sadece ehl-i sünnet âlimlerinin
kitaplarından naklederiz. Kendi görüşümüzü din gibi ortaya koymayız.
Bence, bana göre böyle demeyiz. Diyenlere de itibar etmeyiz.



Sual: İslamiyet’in güzel ahlakını göstermek için, kâfirlere karşı da iyi huylu olmak ve onları incitmemek gerekmez mi?

CEVAP
Müslümanların kâfirlere karşı da iyi huylu olmaları, onları
incitmemeleri gerekir. Böylece İslam dininin, iyi huylu olmayı, kardeşçe
yaşamayı, çalışmayı emrettiği onlara da gösterilmiş olur. Böylece
iyiliği seven insanlar, seve seve Müslüman olurlar. Cihad etmek farzdır.
Cihadı devlet topla, silahla yapacağı gibi, soğuk harp ile, propaganda,
neşriyat ile de yapar. Her Müslüman da, iyi huyları ile, iyilik
yapmakla cihad yapar. Çünkü cihad etmek, insanları Müslüman yapmaya
davet etmek demektir. Görülüyor ki, kâfirlere karşı da, iyi huylu olmak,
onları incitmemek, cihad etmek oluyor. Cihad ise her Müslümana gücü
nispetinde farzdır.



Sual: Bir hadiste, (Sizden her kim kötülük
görürse onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna gücü
yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu imanın en zayıf derecesidir)

deniyor. İmanın en zayıf noktasına düşmemek için, içki içene, kumar
oynayana, insanlara zulmedene ve başka kötülükleri işleyene mani olmak
mı gerekir? Mani olmazsak dil ile hakaret etmek mi gerekir?

CEVAP
Bizim gibi insanların hadis-i şerifi anlaması, açıklaması ve
onunla amel etmesi caiz değildir. Bunu ancak gerçek İslam âlimleri
yapar. Bu hadis-i şerifi açıklayan Abdulgani Nablüsi hazretleri Hadika isimli kitabında buyuruyor ki:

(Söz ve yazı ile emri maruf, âlimlerin vazifesidir. Kalb ile, dua ederek
günah işleyene mani olmaya çalışmak da her müminin vazifesidir. El ile
müdahale ise devletin vazifesidir.) [Ayrıca, Hindiyye c.5, s.352, Kadıhan c.3, s.429, Bezzaziyye c.6, s.356]



Demek ki bizim vazifemiz, günah işleyenlere dua ederek mani olmaktır. Devletin işini bizim yapmaya kalkmamız caiz olmaz.



Sual: Bir kimse, benim canıma ve malıma zarar verdi.
Ben de bu kimsenin canına ve aynı malına, aynı miktar zarar versem,
adalet olmaz mı?
CEVAP
Zarar vermek adalet olmaz. Cezayı mahkeme tayin eder. Hiç
kimsenin kendi hakkını kendi eliyle almaya hakkı yoktur. Hakkım var
diyen başkasına saldırır ve anarşi doğar. Bir hadis-i şerif meali
şöyledir:

(Dinimizde zarar vermek olmadığı gibi, zarara zararla karşılık vermek de yoktur.) [İ.Ahmed, Hâkim]



Sual: Dünyada bâtıl ve bid’at ehli olanlar daha çoktur, sesleri de daha yüksek çıkıyor. Bunun sebebi nedir?

CEVAP
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Bir ümmet Peygamberinden sonra ihtilafa düşer, gruplara ayrılırlarsa, bâtıl ehli olanlar hak ehline galip gelir.) [Taberani]



Sual: Birine iyilik ettinizse ondan kötülük bekleyin deniyor. Böyle bir şey olabilir mi?

CEVAP
İyilere iyilik etmek iyidir, onlardan zarar gelmez. Fakat
kötülere iyilik edince onlardan zarar gelebilir. Kötülük eden zâlimdir.
Zâlime yardım edince, ondan zarar göreceği hadis-i şerif ile
bildiriliyor. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kim bir zâlime yardım ederse, Allahü teâlâ o zâlimi ona musallat eder.)
[İ.Asakir]



Sual: Herkese açık umumi hamamlarda avret yerlerini de
açanlar olduğu için, bakmadan yani günah işlemeden yıkanmak mümkün
değildir. Eşim ve kızım söz dinlemeyip gidiyorlar. Peşlerini bırakmak,
uygun olur mu?

CEVAP
Peşlerini bırakmak, izin vermek demektir. Devamlı emr-i maruf
ve nehy-i münker yapmak vazifemizdir. Buna razı olmamak ve peşlerini
bırakmamak gerekir.



Sual: Emr-i maruf için dini yazıları forumlarda
yayınlıyor, maille de herkese gönderiyorum. Gazetede, televizyonda, dine
aykırı bir şey görsem, hemen arayıp, gerekli ikazı yapıyorum. Camide,
bid’at işleyenleri ikaz ediyorum. Başkaları tepkiyle karşılanıyorsa da
bana tepki gelmiyor. Bu şekilde emr-i marufa devam etmem uygun olur mu?

CEVAP
Tepkiyle karşılaşmamak imkânsızdır. Ya görmemişlerdir veya önem
vermemişlerdir. Bu kadar muhalif insan var. Bugün tepki gösterilmemişse
yarın gösterilebilir. Başka sitelerde mail gruplarında, bunlara karşı
cevap yazılıp bid’atin ve bâtılın yayılmasına sebep olmamalıyız.



Biz sadece uygun gördüklerimize kitap vermeliyiz, uygun dini siteleri
tavsiye etmeliyiz. Trafik levhası gibi sadece yol göstermeliyiz.
Müctehid gibi, görüşlerimizi ictihad olarak, senet olarak
göstermemeliyiz. Müctehidler jeneratör gibidir. Biz jeneratör gibi
üretken değil, kablo gibi iletken olmalıyız. Yani müctehidlerden geleni
aynen nakletmeli, ekleme çıkarma yapmamalıyız. Abdülgani Nablusi
hazretleri buyuruyor ki:



Emr-i maruf ve nehy-i münkeri elle yani güç kullanarak yapmak hükümete;
dille, söz ve yazı ile [kitaplarda ve diğer yayın vasıtalarında] yapmak
din adamlarına, âlimlere, kalble yapmak [emr-i maruf yapanlara, dua
ederek ve maddi yardımda bulunmak] ise her Müslümana farzdır. Kendinin
ve Müslümanların dinine veya dünyasına zarar gelecek işleri bırakmak
vacib olur. (Hadika)



Kadızade Ahmed Efendi de buyuruyor ki:

Etkili olacaksa, emr-i marufu yapmak vacib, fitneye sebep olacaksa terk etmek vacib olur. (Birgivi şerhi)

Sual:
Bir gazetede bir yazar, bazen yanlış görüşler ileri
sürüyor. Bir arkadaş bu yazarın yüzünden o gazeteyi okumaktan vazgeçti.
Hâlbuki diğer yazarlar uygun yazıyorlar. Onun böyle yapması doğru mudur?

CEVAP
Doğru değildir. Bir gazetede, iyi ve kötü insanlar bulunabilir.
Önemli olan gazetenin genel politikasıdır. Bir kötünün yanlışları
yüzünden, bütün iyiler dışlanamaz. Bir veya birkaç Müslüman kötü işler
çevirse, buradan bütün Müslümanların veya Müslümanlığın kötü olduğu
fikri savunulamaz.



Sual: İnternet sitelerine, dînî veya dinle alakası
olmayan yazılar, fotoğraflar göndersek, sonra başkaları bunların altına
uygun olmayan, dine aykırı yorumlar yazsalar, biz de bunlardan dolayı
sorumlu olur muyuz?

CEVAP
Onların yazmalarına sebep olan, elbette günaha ortak olur.
Özellikle yorum yazma imkânı olan yerlere bir şey koymamalı. Böyle
şeylerle meşgul olmak zaten uygun değildir. Yani yorum yapmasalar bile,
malayani olur. İnternette faydalı siteler de olmakla beraber, lüzumsuz
ve zararlı yayınlar çok daha fazladır. Burada, ihtiyacımız olan şeylere,
gerekiyorsa maillerimize filan bakıp çıkmalıyız. Saatlerce internetle
meşgul olmak uygun olmaz.

Kaynak : M.Ali Demirbaş
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.asiluydu.com
 
Emri marufla ilgili çeşitli sorular
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Gusülle ilgili çeşitli bilgiler
» Çeşitli Hadisler
» İş Görüşmesindeki Gıcık Sorular
» Cevabı Bulunamayan Sorular !!!!
» KADER KONUSU İLE İLGİLİ KURAN AYETLERİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Altinkafes :: Biyografi :: Dinimiz-biografi-
Buraya geçin:  
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar