Altinkafes
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altinkafes

tema ve ps calismalari
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Allah İçin Fedâ Etmek

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mehmet resat
supermod
supermod
mehmet resat


Mesaj Sayısı : 1000
Yaş : 72
Kayıt tarihi : 06/03/12

Allah İçin Fedâ Etmek Empty
MesajKonu: Allah İçin Fedâ Etmek   Allah İçin Fedâ Etmek Icon_minitimeSalı Ekim 30 2012, 13:45

Allah İçin Fedâ Etmek




İmân ile küfür birbirlerine zıt olduğu gibi, âhiret de, dünyânın zıddıdır. Dünyâ ve
âhiret bir araya getirilemez. Âhireti kazanmak için, dünyâyı yani
harâmları terk etmek lâzımdır. Dünyâyı terk etmek, iki türlü olur:
Birisi, bütün harâm olan şeylerle berâber, mubâhları da yani günâh
olmayan lezzetlerin çoğunu da bırakıp, yaşamak için zarûrî olan
miktârını kullanmaktır. Yani tembel ve işsiz olarak oturup da, dünyânın
zevk, keyif ve eğlencelerine dalmak yolunu bırakarak, her türlü zevk
ve lezzetinden vazgeçip, bütün zamânını, ibâdet ile, Müslümânların
rahatları, İslâm dînini bilmeyenlerin doğru yola kavuşmaları için lâzım
olan ilmî ve teknik üsûlleri, vâsıtaları, en ileri, en üstün şekilde
yapmakla ve kullanmakla geçirmek, durmadan çalışmaktır. Dünyâ zevkini
böyle çalışmakta aramak ve bulmaktır. Eshâb-ı kirâmın hepsi ve
büyüklerimizin çoğu, böyle idi. Dünyâyı, bu şekilde terk etmek, çok
faydalıdır. Bundan maksat, İslâmiyetin emrettiği şeyleri yapmak için,
bütün râhatı ve zevkleri fedâ etmektir.
Dünyâyı terk etmenin ikincisi, dünyâda harâm ve şüpheli şeylerden kaçıp
mubâhları kullanmaktır. Bu kısım da, âhir zamânda, çok kıymetlidir.
HANIMLAR DA SEVABA ORTAK
İmâm-ı a’zam Ebû Hanife hazretleri, kırk sene, yatsı namâzının abdesti
ile sabâh namâzı kıldığı, yatsı namazından sonra uyumadığı,
Mevdû’ât-ül-ulûm, Dürr-ül-muhtâr ve başka kitaplarda senetleri ile
birlikte yazılıdır. Bu büyüklerin hanımları da, kendileri gibi, Allahü
teâlâya ibâdet etmeyi, Onun dînine hizmet etmeyi zevk edinmişler, kendi
haklarını ve zevklerini, Allah yolunda fedâ etmişlerdi. Eshâb-ı
kirâmın hepsi de, hanımlarının arzû ve izinleri ile, Allahü teâlânın
dînini yaymak için uzak yerlere cihâda gitmişler, çoğu şehîd olup geri
dönmemişlerdir. Hanımları da, bu sevaplara ortak oldukları için
sevinmişlerdir...
Eshâb-ı kiramın, İslâmiyeti kuvvetlendirmek, insanların en iyisine
yardım etmek, İslâmiyyeti yükseltmek için, bütün mallarını fedâ
ettikleri ve Resûlullah efendimize olan aşırı sevgileri uğrunda
aşîretlerini, kabîlelerini, evlâtlarını, hanımlarını, vatanlarını,
evlerini, sularını, tarlalarını, ağaçlarını terk ve fedâ ettikleri,
Resûlullah efendimizi kendi cânlarından çok sevdikleri kitaplarda
yazılıdır.
Tavus bin Keysân hazretleri, hacca gittiklerinde karşılaştıkları bir hâdiseyi şöyle anlatır:
“Hacca gitmiştim. Yanımda bir de çocuk vardı. Binecek bir hayvanı ve yiyecek bir şeyi yoktu. Kendisine;
-Ey çocuk, senin yiyeceğin var mı? diye sordum. Çocuk cevaben;
-En iyi yiyecek takvâdır. Kerîmlerin evine giderken yiyecek götürmek uygun değildir dedi.
Daha sonra ihramlarımızı kuşanıp ve kafile ile beraber Lebbeyk dediğimiz halde, çocuk söylemiyordu.
Yine kendisine;
-Niçin lebbeyk söylemiyorsun dedim. Cevabında;
-Ret cevâbını duymamak için dedi.
Bu söz üzerine çok ağladım ve kendi kendime dedim ki:
‘Bu çocuk ret olunmaktan korkarsa, biz ret olunur, kabûl edilmezsek hâlimiz nice olur?’
Minaya kurban kesmek için gittik. Kafile olarak kurbanlarımızı kestik, fakat çocuk kesmedi ve;
-Ey benim Allahım! Herkes kurbanlarını kesiyor. Benim kurban kesecek
hiçbir malım yok. Ancak, bu küçük vücûdumu senin rızân için kurban
etmek istiyorum, lütfen kabûl buyurur musun Allahım! diyerek ağlıyordu.
Nitekim bir şiirde şöyle deniyordu:
Canım kurbân ederek, sana kavuşmak isterim.
Bir can için söz etmeye senden hayâ ederim.
Bir değil yüz canımı sana fedâ ederim.
Allahım rızân için, canımı terk ederim.
Çocuk, Kelime-i şehâdet getirerek canını, cânâna teslim etti. Annesi
hâdiseyi öğrenince, çok üzülüp ağladı. O anda bir ses duyuldu:
‘Ey Hâtun! Senin çocuğun, benim rızâma kavuşmak için canını fedâ etmek
istedi. Kabûl ettim. Eğer istersen seninkini de kabûl ederim’
diyordu...”
Netice olarak bir mü’min, dünyâyı değil âhireti tercih eder, yüzünü
âhirete çevirirse, yaptığı her şeyi, Allahü teâlâ ve Onun rızâsı için
yapar, nefsi için, bir şey yapmaz. Çünkü bu hâle kavuşan mü’minler,
nefislerini ve nefislerinin isteklerini, Allahü teâlâ için fedâ
etmişlerdir. Zira eshâb-ı kirâm, Peygamber efendimizin uğruna
mallarını, cânlarını fedâ etmiş, mevkilerini, şöhret ve itibârlarını,
Onun için terk etmişlerdi...

Kaynak : Osman Ünlü
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.asiluydu.com
 
Allah İçin Fedâ Etmek
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Gıybet etmek
» Emri marufu terk etmek
» Hak helal etmek
» Gıyabında birine dua etmek
» İyiliği haram etmek

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Altinkafes :: Biyografi :: Dinimiz-biografi-
Buraya geçin:  
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar