Altinkafes
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altinkafes

tema ve ps calismalari
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yoldaşım Olan Sigaraya Son Mektup

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mehmet resat
supermod
supermod
mehmet resat


Mesaj Sayısı : 1000
Yaş : 72
Kayıt tarihi : 06/03/12

Yoldaşım Olan Sigaraya Son Mektup Empty
MesajKonu: Yoldaşım Olan Sigaraya Son Mektup   Yoldaşım Olan Sigaraya Son Mektup Icon_minitimeÇarş. Şub. 27 2013, 10:44

Yoldaşım Olan Sigaraya Son Mektup




Yoldaşım Olan Sigaraya Son Mektup Sigara

Sigara içmek keyiflidir, sigara neşe verir, sigara mutluluk verir,
sigara her zaman yanımızdadır. Şahsen ben ilk onunla ergenliğe bastım,
belki de o anlardaki en önemli ve tek şahidim o. İlk onunla
mahremiyetimi sakladım, onunla güldüm, onunla hüzünlendim. İlk seks
deneyimimden sonra oluşan mutluluğu ve heyecanı onunla paylaştım. İlk
kez derslerden kötü not aldığımda, ilk sarhoş olduğumda, ilk sevdiğimi
kaybettiğimde o vardı yanımda diyebilirim herhalde. Sigara her ortamda
hep hazır ve nazır, usulca alev alev yanarak bizi dinlerdi.


Mutluluk parayla satın alınmaz diyenlere inat,
üç beş liraya 20 tane mutluluk çubuğu alırdım. Beni mutlu etmek için
bu yirmi tane sigara kendini yaka yaka feda ederdi, her seferinde büyük
bir içtenlikle beni mutlu edebilmek için alev alev yanardı ve bundan
dolayı da bir kere itiraz ettiğini görmedim. İlk başlarda pis zehir
gibi bir tat bıraksa da dilimde sonra öksürüklerle başlayan boğaz
şikâyetlerimi sürdürse de üstüm başım her gün pis koksa da alıştırdı
kerata kendine ve artık ben onu öyle kabul etmeye, sevmeye alışmıştım.
Kim dört dörtlük ki? Eşimin bile kaç tane kötü tarafı var.

İnsanoğlu neye alışmıyor ki? Her ortama
adapte olan tek canlı insan. Şunu çok iyi anladım istediğimiz bir
şeyleri elde edebilmek için elimizdeki birçok şeyi de terk etmeyi ve
feda etmeyi bilmemiz gerekiyor. Yani hem börek, çörek, tatlı, kızartma
yiyelim hem de zayıf, fit kalalım diye bir şey yok. Sigara hiç bana pis
kanserli yüzünü direk göstermedi hep bir maske takardı. Bilimsel
olarak ne kadar zararlı olduğunu biliyordum ama o maske beni de mutlu
ediyordu. Belki de sigarayı maskesiz görmek istemediğimden hep bir
bahanem oluyordu onu içmek için. Maskenin sloganı “gülümse ve beni
içine çek”. Yıllar yıllar sonra foyası meydana çıkıyor meretin… Benim
gibiler bizim yüzümüze gülenlerin gerçek hislerini fark etmemişlerdir.
Yüzümüze güleni dost sandık taaki üzerimizdeki postu alana dek. Zaten
o zaman ne üzerimizdeki post ne de yüreğimizdeki dost bize kalmıştı.

Yıllar geçti ben hep sigarayı içime çektim.
Dumanını ciğerlerime aldım. Günde bir paket yetmez dedim, iki pakete
çıkardım. Çünkü ne kadar çok içime çekersem, o kadar mutlu ve huzurlu
oluyordum. 24 yıllık bir içici olarak hesap makinemi yanıma aldım ve
şimdiye kadar kaç tane sigara içtiğimi hesapladım. Önce 24 yılı, yılda12
olduğundan 12’yle çarptım sonra çıkan sonucu ayın 30 günü sigara
içtiğimden 30’la çarptım çıkan sonucu günde iki paket sigara içtiğimden
2’yle çarptım çıkan sonuç: 17.280 adet paketti. Her pakette 20 sigara
olduğuna göre: 691.200 adet sigara ediyor. Günde üç paket sigar
içtiğim günleri de hesaplarsak şimdiye kadar bir milyona yakın sigara
içmişim. Bu minik ciğer bir milyon sigara dumanını içine çekmiş.
İnanamadım kendime ciğerlerime bunu nasıl yaptığıma inanamadım. Bu
demek oluyor ki ben bir milyon kerenin çoğunda sıkıntı-keder-öfke
hissetmişim ve her defasında da bu sıkıntılar gitsin diye sigara
tüttürmüşüm ve her defasında o sıkıntıyı meğerse rafa kaldırmışım yani
kendimi kandırmışım. Şimdi kucağımda nur topu gibi bir hastalık ve
birikmiş sıkıntılar. En kötüsü de ne bilir musunuz? Kaybettiğim
yıllar. Eğer ben bu sigarayı on yıl önce bıraksaydım daha doğrusu
sorunlarımla on yıl önce yüzleşebilme cesareti gösterebilseydim şimdi
huzurlu sağlıklı bir kişi olabilirdim.

Nerede kalmıştık evet, tabi bu 24.480 paket
sigaranın da bir maliyeti var kimse kimseye sigara hibe etmiyor yani
bir daire fiyatını da sigara firmalarına hibe etmişim. Ben ki emeği ile
çalışan ve alın terini döke döke çalışan bir kişi olarak hiç
tanımadığım ve zamanla beni zehirleyen, çocuklarıma bağımlı bir kişi
örneği olmamı sağlayan sigara firmalarına bir daire hibe ettğimi
öğrendiğimde kendime kızmaya başladım. Ama o sigara içtiğim yıllarda
maddi durumum ne kadar bozulsa da aramızdaki ilişki her defasında maddi
krizi atlatır atlatmaz yine çok daha büyük bir özlemle daha sıkı fıkı
olduk. Yıllar geçiyordu, ben sigarayla artık kanka olmuştum ve artık
onunla yatıp onunla kalkıyordum. O benim sırdaşım, kankam, sevgilim,
dostum olmuştu. Ben de o dostluğa karşı çok dürüsttüm ve ona hep çok
sadık kaldım. Sevgilimin doğum gününü veya çocuklarımın bazen hal
hatırını sormadığım günler nadir de olsa oluyordu ama sigaramın sabah
akşam en az 20 kere hal hatırını sorar, içime çekerdim. Sigaramın
markasını 20 yıldır bir kere değiştirdim. İnanın evlendiğim kişiye bile
bu kadar dürüst olmamışımdır. Tamam, eşimi de hiç aldatmadım ama illa
ki gözüm birilerine kaymıştır. Ama konu benim sigarama ve markasına
gelince; diğer marka sigaraları bırakın ağzıma elime bile almamışımdır.
Hem de her an başka sigaraları çok rahat üç beş kuruşa, her büfeden
satın alma ihtimalim olmasına rağmen.

Böyle uzun yıllar hep beraber geçirdik. Ben
evlendim çocuklarım oldu, birkaç defa ekonomik kriz geçirdim,
sevdiklerimi kaybettim, birkaç kez iş değiştirdim ve orta yaşı da geçip
bu yaşa geldik. Bu yaşa kadar bir sigaram, bir de ailem benimle kaldı.
Dedim ya, yıllar yıllar geçti bir baktım ki benim öksürüklerim
çoğalmış, boğazım kızarmış ve çocuklarım büyümüş. Çocuklarımda babasını
yani beni birçok kere sigara içme diye ikaz etmekten yorulmuş beni
kendi haline bırakmışlardı. Ama serde inatçılık, birde sigaraya karşı
iradesizlik olunca çocuklarda mırıldanmaları bıraktılar. Tabi çocuklar
cıvıl cıvıl koşuyorlar, bir oğlum var Allah bağışlasın 17 yaşında,
kızımda 15 yaşında. Çok enerjikler maşallah.

Çok iyi hatırlıyorum o gün ailece parka
gidelim dedik ve arabayla İstanbul’un ortasında yeşile hasret
yaşadığımızdan güzel büyük bir ormana gittik. Mangalımızı, topumuzu
aldık ve ağaçların altında püfür püfür esen rüzgârın eşliğinde pikniğin
tadını çıkartıyorduk. Çocuklar “Hadi baba gel hep beraber yakar top
oynayalım” dedi. Bende çocukları kırmayayım dedim ve oynamaya başladık.
Abartmıyorum üç veya dördüncü dakika sonra benim nefesim kesilmiş,
yüzüm kızarmış, kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Ben
müsaade isteyip kenarda onları izlemeye başladım. Ben ki; amatör ligde 3
yıl boyuca futbol oynamış birisiyim. Sandalyede oturup sigarayı elime
alıp temiz havada bir sigara tüttüreyim dedim. Tam sigarayı elime alıp
yakacaktım ki, bir de ne göreyim? Bizim hanımın babası çocuklarla yakar
top oynuyor. İçimden gülümsedim ve ekledim, “Ya baba sen kim top
oynamak kim?” diyerek sigaramı yakıp yavaş yavaş keyifle tüttürmeye
başladım. Ben derin nefes çektikçe kayınpeder oynamaya devam ediyordu,
bende peş peşe sinirimden şaşkınlıkla sigara içip onları izlemeye devam
ettim. Bir ara oğlum Mert; “Ben yoruldum” diyerek yanıma geldiğinde
oğlumun; “Baba ne yaptın” sorusuyla irkildim. Ben de; “Oğlum ne oldu ne
yapmışım ki?” demeden önümdeki sigara izmaritlerini gösterdi. Saydım
tam 6 tane içmişim. Her biri 7 veya 8 dakika olsa ortalama 50 dakikadır
kayınpeder oynuyor ve ben onları seyrettiğimi fark ettim. Kayınpederi
soruyorsanız? O 59 yaşında ve hiç sigara içmemiş. Oyundan sonra
kayınpeder yanıma gelip; “bu çocuklarda iş yok, hemen yoruluyor”
dediğini duyduğumda bende tüm sinir sistemi koptu. Allah’tan yanımda
sigara vardı da stres olmadan sinirimi bastırdım.

Yaşlandığımı, hayat arkadaşımın iki yıl önce
doğum günümde aldığı hediyeden anladım. Horlamaya karşı maske. Meğerse
yıllardan beri benim horlamam varmış, bu yıl artık dayanamadığından, hem
kendi hem de benim sağlığım için, bu hediyeyi çocuklarla oy birliği
yaparak almış. İçimden ve hatta sesli olarak; ”Hadi canım, ben
horlamıyorum horlasam da bir iki dakika horlarım sonra mışıl mışıl bir
bebek gibi yatarım” diyerek sitem ettim. Haksız mıyım ama insanın hayat
arkadaşı birkaç dakikalık horlama için doğum günü hediyesi olarak böyle
bir şey alır mı? Demeye kalmadan, sen yeni aldığımız videoya dün gece
üç buçuk saatlik horlamamı görsel bir şekilde videoya çek ve ispat
olarak doğum günümde göster. Valla korkulur! Videoyu seyrettiğimde, bu
nasıl bir horlama Yarabbi ben bile şaşırdım hani büyük siyasi veya iş
adamı olsam dublaj, fotomontaj diyeceğim ama değil. Ben bile bu videoya
2 dakika dayanabildim hemen kapattırdım. Neyse ki bu stresin üstüne
hemen sağ olsun bir sigara daha içtim ve bu olayı da hızlıca unuttum.
Neyse, en önemlilerden bir tanesi de o doğum günü gecesi yatakta
meydana geldi. Ben eşimle birlikte olmak isterken o istemiyordu. Ben
istedim o başım ağrıyor dedi; ben istedim o istemiyorum dedi. Neyse zar
zor ikna ederek ilişkiye girecektim ki daha yolun başında sevgili seks
organım beni yarı yolda bıraktı. Eşime rezil olduğumu mu hatırlayayım,
kendime olan güvensizliğimi mi anlatayım bilemiyorum. O gün sabaha
kadar uyumadım doktora gittim bir sürü tahlil. Sonuç olarak: ‘Kanka’
olarak bildiğim sigaranın yıllardan beri vücudumda yarattığı tahribatın
ürünüymüş. Valla yıllardan beri meğerse koynumda yılan beslemişim. Sen
hem beni nefes nefese bırak, hem cinselliğimden düşür, hem horlattır,
hem çocuklarımın nezdinde iradesiz göster… “Yok bu kadarını da
kaldıramamam” dedim ve sabaha kadar hiç uyumadan nasıl sigaradan
ayrılacağımı düşündüm, bırakıp bırakmamak arasında kaldım. Ama yinede
bir şans daha vereyim diyerek sigara bırakmayı erteledim. Öyle bakmayın
bana, kolay olmuyor yıllarca beraber olduğun şeyi bırakmak. İnsan
aylarca beslediği kediden bile birkaç gün ayrıldığında üzülüyor kaldı
ki 24 yıldan beri her şeyimi bilen sigaradan ayrılmak çok zor…

Ertesi gün bu düşüncelerle boğuşuyordum ve
işlerin de yoğun olmadığını fırsat bilerek, işten erken çıkıp eve
geldim. Kapıdan girer girmez balkondan çocukların sesini duydum. Bende
sessizce balkona doğru yaklaşıp sürpriz yapmak istedim. Balkon kapısını
açıp; “Selam gençler” dememle kızım ve oğlumun püfür püfür sigara
içtiğini görmem bir oldu. Beni gördüklerinde telaş yapıp sigaraları
söndürseler de; başaramadılar. Tam bağıracağım sırada yıllarca oğlumun
ve kızımın bana “baba sigara dumanından rahatsız oluyoruz, lütfen içme,
çok pis kokuyorsun, seni öpmek istiyoruz ama çok kötü kokuyorsun”
demelerini hatırladım. Ve bir şey diyemeden boynu bükük, mahcup bir
şekilde balkondan ayrıldım. Bu olay artık bardağı taşıran son damla
olmuştu herhalde bundan sonraki kötü haberin, bir baş ağrısıyla doktora
gittiğimde doktorun bana boğaz veya akciğer kanseri olduğumu söylemesi
olacağını düşünmeye başlamıştım ki ben bunu kaldıramazdım. Daha
yaşayacak çok güzel günlerim vardı. Ben niye çalıştım ki onca yıl? Orta
yaşlılığımı ve yaşlılığımı görebilmek, her yeri gezmek ve torunlarımla
vakit geçirmek için. Ya bu sinyalleri değerlendirip sigarayla olan
ilişkimi sonlandıracaktım; ya da kendi sonumu kendim hazırlayıp
işkenceyle ölümü sürpriz saymayacaktım. Sigara paketini elime alıp
bütün gücümle buruşturup çöp kutusuna attım. İlk bir saat çok iyiydi
ama ileriki saatlerde sigaraya karşı olan aşk hasretle yoğrulup beni
strese soktu ve içimde sigaraya karşı müthiş bir özlem belirmeye
başladı.

Neler denemedim ki o günden o özel güne kadar.
Tam tamına 6 ay boyunca her türlü sigara bırakma tekniği denememe
rağmen bir türlü ilişkimizi sonlandıramadım. En son Hipnozla sigarayı
bırakma seanslarına katıldım. Terapist bey beni kırmızı koltuğa yatırıp
gözlerimi kapatırdı ve beni derinlere, derinlere götürürdü. Her saniye
daha derine sürükleniyordum sanki harikalar diyarındaydım. Ve ben size
şimdiye kadar sigarayla ilgili ne anlattıysam onun aynısını bana
farklı bir bakış açısından, yani gerçek olan tarafıyla maskesiz
yaşattırdı. Uyandığımda kendimi kötü hissettim. Çünkü yıllardan beri
stresimi yenmesi için içtiğim sigaramın aslında içimdeki heyecanı,
sevgiyi, azmi bastırdığını ve beni pasifize ettiğini anladım. Meğerse
sigara, neşeli, keyifli değil; neşeli, keyifli günlerimi bastıran ve
benim onları yaşamam için dürtülerimi baskılayan zalim bir kalleşmiş.
Takke düştü kel göründü. İnanın birkaç seans sonra onun gerçek yüzünü
daha net gördüm. 2 yıl oldu o pis hayat arkadaşımdan ayrılalı. Meğer
hayat onsuz ne kadar da rahat, sevişmek ne kadar keyifli, koşmak ne
kadar güzel, yemeklerin tadı ne kadar farklı ve sabah kalktığımda tenim
ne kadar güzel kokuyormuş. Doğum günlerimde artık daha güzel ve ateşli
hediyeler alıyor ve veriyorum.

Hayata değil umuda gözlerini yummanız dileğiyle…
Sevgilerimle.

S KONSEPT DANIŞMANLIK
Soner KOŞAN
S. Pedagog, Psikoterapist
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.asiluydu.com
 
Yoldaşım Olan Sigaraya Son Mektup
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İki Yüzlü Mektup...
» şeytana mektup
» Zindandan Mehmed'e Mektup
» Önemli Olan Gözlem
» Haram Olan Etler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Altinkafes :: şiir ve edebiyat :: Edebiyat-
Buraya geçin:  
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar